Artan jeopolitik risklerin akabinde Avrupa’da birçok ülkenin savunma yatırımlarını artırma kararını fırsat olarak kıymetlendiren Türkiye’nin en büyük ateşli silah üreticisi Sarsılmaz Silah Sanayi, Almanya’da katıldığı fuarlarda, saha bildirimleriyle daima geliştirilen ulusal piyade tüfek ve tabancalarını kaliteli, sürdürülebilir ve rekabetçi fiyat vizyonu kapsamında tanıttı.
Dünyanın en kıymetli iki savunma sanayi ve silah fuarlarından olan “Enforce Tac 2024” ile “IWA Outdoor Classics 2024″e büyük stantlar açan Sarsılmaz Silah Sanayi, yeni eser ve projelerini milletlerarası tedarikçilere ve iştirakçilere tanıtma fırsatı buldu, ülkelerin güvenlik kurumları ve silahlı kuvvetler mensuplarıyla çeşitli görüşmeler gerçekleştirdi.
Fuarlarda yeni trendleri yerinde görme fırsatı bulan Sarsılmaz Silah Endüstri’nin askeri araçlara entegre edilebilen ağır makineli tüfeği SAR 127 MT ve makineli tüfeği SAR 762 MT fuar iştirakçilerinden büyük ilgi gördü.
Sarsılmaz Silah Sanayi Genel Müdürü Alp Başkan Özpamukçu, AA muhabirine, Nürnberg’deki fuarların uzun yıllara dayanan bir geçmişi olduğunu ve şirket olarak yıllardır fuarlara katıldıklarını söyledi.
Sarsılmaz’ın tabancasından piyade tüfeğine kadar bütün bir orduyu donatabilecek eser gamıyla fuarlarda çok göz dolduran bir marka olduğuna dikkati çeken Özpamukçu, “Avrupa’nın en güçlü tesisine sahibiz. O yüzden üretim kabiliyetimiz ve kapasitemizle çok dikkat çekiyoruz.” dedi.
Özpamukçu, bu yılki fuarlarda Sarsılmaz’ın eserlerine çok daha büyük bir ilginin olduğunu gözlemlediklerini anlatarak, şöyle devam etti:
“Bu ilginin aslında altında yatan sebep de biraz bu Rusya-Ukrayna savaşına da dokunuyor üzere görünüyor. Jeopolitik tansiyonlar sebebiyle de bu sene bilhassa buraya önemli bir ilgi olduğunu görüyoruz. Her iki fuarda da eserlerimize büyük ilgi var. Avrupa’da da insanların bilhassa savunma emelli bu endüstriye, bu yapıya ilgi duyduğunu fark ediyoruz. Sohbetlerimizde, görüşmelerimizde distribütörlerimiz, müşterilerimiz bunları çok net tabir ediyorlar. Kıymetli sayı artışları olduğunu duyuyoruz.”
“ÜRETİM KAPASİTEMİZLE AVRUPA’NIN EN BÜYÜKLERİ ARASINDAYIZ”
Alp Başkan Özpamukçu, Sarsılmaz’ın yılda 440 bin tabanca ve 120 bin piyade ve makineli tüfek üretim kapasitesi olduğu bilgisini paylaşarak, bu kapasiteyle Avrupa’nın en büyükleri ortasında olduklarını vurguladı.
Özpamukçu, “Biliyorsunuz NATO’nun en büyük ikinci ordusu Türkiye ve kendi ordumuzu donatma konusunda Sarsılmaz çok önde. Bu kabiliyetimiz NATO standartlarında bu eserleri üretmeye de dayanıyor. O bakımdan hem NATO standartlarında eserlerimizi üretip hem kendi ordumuzu donatma kabiliyetinde olmamız bize çok büyük bir kalite, güvenlik, güç veriyor. Öbür üreticiler karşısında da Sarsılmaz’ın pozisyonunu çok üstlere taşıyor. Avrupa’da da bilhassa biz en önde gelen firmalarından biri halindeyiz.” diye konuştu.
Ürettikleri silahların saha bildirimlerine “hızlı reaksiyon” göstererek daima geliştirdiklerini anlatan Özpamukçu, Sarsılmazın en büyük gücünün “çevikliği” olduğunun altını çizdi.
Özpamukçu, Sarsılmazın kendi alanındaki en büyük AR-GE ve mühendisliğe sahip olduğunu vurgulayarak, “O bakımdan hem eserleri geliştirmede hem yeni eser geliştirmede bu gücümüzü kullanıyoruz. Sarsılmaz en son çıkan 12,7’siyle, TR Mekatronik firmamızla bir arada yaptırdığımız geliştirme 20-25 milimetrelik top geliştirmeleriyle hem havada hem denizde hem karada kullanılabilir eserler ortaya çıkarmasıyla bu kendi yaratma kabiliyetini de çok ilerletti. O yüzden AR-GE ve mühendislik bu işin can damarı. Sarsılmaz bunları da çok güçlü bir halde kullanıyor.” değerlendirmesini yaptı.
“YERLİLİK NOKTASINDA YÜZDE 90’IN ÜZERİNDEYİZ”
Sarsılmaz Silah Sanayi Genel Müdürü Özpamukçu, ülkelerin tedarik zincirinde yaşanan meselelerin akabinde savunma endüstrisinde yerlilik oranına ehemmiyet verdiğini hatırlatarak, Sarsılmaz’ın ürettiği silahlarda kullandıkları gerecin yüzde 90’ının yerli üretim olduğunu vurguladı.
Özpamukçu, yerlilik oranında yüzde 100’lere çok kısa müddette ulaşılabileceklerini ve memleketler arası tedarik zincirinde bir dert olsa dahi üretimlerinin aksamayacağını ve tüm önlemleriyle üretim planlamalarını yapmış vaziyette olduklarını söyledi.
Türkiye’nin savunma endüstrisinde çok gerçek bir yolda ilerlediğini anlatan Özpamukçu, bilhassa son 10-15 yılda yapılan geliştirmelerle ülkenin havacılıktan silahlara kadar savunma endüstrinde hem güzel bir üretici hem de güzel bir ihracatçı pozisyonuna geldiğini kaydetti.
Özpamukçu, “Savunma ihracatımız çok değerli artışlar gösterdi. Çok süratli formda de artmaya devam ediyor. O bakımdan Türkiye’nin bu yatırımlar, kendisine yaptığı bu geliştirmeler, savunma endüstrisi ve havacılık tarafında bizi çok farklı bir noktaya taşıdı. Bunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Bu gurur verici. Bunu (savunma sanayi) ulusallaştırıyor olmamız, kendi eserlerimizi kendimizin tedarik eder halde olması, hatta bunları büyük ülkelere, gelişmiş ülkelere kadar ihracat yapabiliyor noktada olmamız gurur verici. Savunma endüstrisinin daha alacağı yol da var. Süratle ilerliyoruz. Bu gidişle daha da uyguna gidecek.” değerlendirmesinde bulundu.
SAVUNMADA KATMA BEDEL FARKI
Özpamukçu, devletler ortası ilgilerde diplomasinin gücünün değerli olduğuna değinerek, Türkiye’nin yumuşak gücünün ülke savunma endüstrisi için yeni ufuklar açtığını anlattı.
Türkiye’nin savunma ihracatının artırılmasının “üstün gayretler” sayesinde geliştiğinin lisana getiren Özpamukçu, “Türkiye’nin bu muvaffakiyetleri bizi çok daha fazla ihracat yapabilir noktaya hakikat da taşıyor. Savunma endüstrisi özelinde zati bu güç farklı bir değer taşıyor. Oradaki işbirlikleri, devletten devlete projeler, bu çeşit büyük proje çalışmaları da hepimizin önüne bir ufuk açıyor. Biz de uğraşlarımıza devam edeceğiz.” dedi.
Özpamukçu, Türkiye’nin ihracatında savunma sanayi ihracatının katma kıymet olarak açık orta önde olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Burada AR-GE var, burada mühendislik var, burada eser geliştirme var. Bu çerçevede ihracat noktasında Türkiye’nin savunma endüstrisinde yaptığı her bir ünite çok daha değerli. O yüzden AR-GE ve mühendislikle birlikte bu katma bedelli eserleri biz yükseltmeye devam edeceğiz. Olağan sanayi ihracatımızla savunma sanayi ihracatını kilogram başında mukayese ettiğinizde o bakımdan hakikat yoldayız. Bu türlü gelişmeye devam etmemiz lazım.” dedi.
“SARBOT’LA BİRLİKTE BİZ TEKNOLOJİK KABİLİYETLERİMİZİ DAHA DA ÜSTE TAŞIYORUZ”
Alp Başkan Özpamukçu, Sarsılmaz’ın halihazırda 81 ülkeye ihracat yaptığını ve tabancasından 20-25’lik toplarına kadar bir orduyu donatacak silahları ürettiğini vurguladı.
Özpamukçu, NATO standartlarında, teknolojisinde ve kalibrasyonda, kalitesinde üretim kabiliyetine sahip olduklarını ve 1880’den beri de Türk milletinin hizmetinde bir şirket olduklarını tabir ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bu alanda gerçekten 150 yıllık deneyim çok değerli bir deneyim. Bu türlü baktığımız vakit da sayılı şirket görürsünüz. Dünyada da tekrar alanında o yüzden Sarsılmaz’ın yeri çok farklı. Bundan sonraki yüzlü yıllarında da inşallah tıpkı formda sarsılmayıp devam edecek. Önümüzdeki 5 yıla baktığımızda çok süratli gelişiyor teknoloji. Biz de SARBOT robotumuzu fuarlarda tanıttık, gösterdik.
O çok kıymetli ilerlemeler kaydediyor. SARBOT’la birlikte biz teknolojik kabiliyetlerimizi daha da üste taşıyoruz. Kendi AR-GE’mizde, kendi mühendisliğimizde geliştirdiğimiz tekrar SARBOT’ta da şu anda ulusallık düzeyi çok yüksek. Yüzde 80’leri bulduk, çok rahatlıkla yüzde 90’ları geçeceğiz onda da. Orada da maksadımız o. Bu türlü baktığınız vakit Sarsılmaz’ın artık bir teknoloji şirketi olmaya yanlışsız evirildiğini çok rahatlıkla söyleyebiliriz.”
“SARSILMAZ OLARAK DA ALMANYA’DAKİ EN BÜYÜK ÜRETİCİLER KADAR KALİTELİ ESERLER ÜRETİYORUZ”
Sarsılmaz Silah Sanayi Genel Müdür Yardımcısı Öner Özyılmaz da IWA Outdoor Classics 2024’de av ve spor tüfeklerini, birebir vakitte yarı otomatik piyade tüfeklerini ve tabancalarını sergilediklerini belirterek “Almanya çok büyük bir üretici. Birebir vakitte çok güçlü bir devlet ve üretim kabiliyeti açısından geçmiş yıllarda daima önümüzdeydi. Fakat biz Türkler artık Avrupa devletlerini yakalıyoruz. Sarsılmaz olarak da Almanya’daki en büyük üreticiler kadar kaliteli eserler üretiyoruz ve bunları da bu en büyük stantlardan birinde gerek Avrupa müşterisine gerek dünya müşterisine sunuyoruz, bununla da gurur duyuyoruz.” dedi.
Özyılmaz, Sarsılmaz’ın aslında hem eserlerini hem de kendi ülkesini tanıttığını belirterek, eserlerin ulaştığı kalite düzeyi, fonksiyonelliği ve çeşitliliğinin müşteriler tarafından çok beğenildiğini lisana getirdi.
Sarsılmaz’ın eserlerini Türk ordusunun geri bildirimleriyle güncelleyerek tekrar alana sunduğunu aktaran Özyılmaz, “Biz köklerimizden gelen av tüfeklerini sunmakla bir arada tıpkı vakitte piyade tüfeklerimizi ve tabancalarımızı da burada sergiliyoruz. Bunların içerisinde çelik gövdeli tabancalarımız da var. Türkiye’nin özgün yerli tabanca geliştirme projesinin kazanan tabancası SAR-9 ailesi de var ve yeni eserlerimiz de var. Bunların versiyonları var. Hasebiyle birebir kaliteyi, Avrupa’yla tıpkı kaliteyi daha uygun fiyata alabilmek, Avrupa müşterisinin ilgisini çekiyor. Münasebetiyle çok ilgi görüyoruz.” formunda konuştu.
“GELECEK UFKUMUZ TÜRKİYE’NİN HAVACILIKTA YAKALADIĞI İNSANSIZ SİLAH SİSTEMLERİNİ KARA PLATFORMLARINDA DA YAKALAMAK”
Öner Özyılmaz, konvansiyonel silah sistemlerine yatırım yaparken birebir vakitte platform yatırımları da yapmaya devam ettiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Gelecek ufkumuz Türkiye’nin havacılıkta yakaladığı insansız silah sistemlerini kara platformlarında da yakalamak. Bunun için İDEF’te birinci lansmanını yaptığımız SARBOT’u geliştirmeye devam ediyoruz. SARBOT üzerine farklı opsiyonel takılabilecek argümanları çalışıyoruz, silah sistemlerine çalışıyoruz. Birebir vakitte SARBOT’u çalışıyoruz. Hasebiyle Sarsılmaz bir gelecek vizyonuyla hareket ediyor. Bunların eserlerini önümüzdeki yıllarda göreceğiz.
Biz ihracat öz itimadını aslında kendi ordumuza eser üreterek sağladık. Bu öz inanç ile 82’den fazla ülkeye eserlerimizi ihraç ediyoruz. Bu da birebir vakitte dolar demek, dolar kazanmak demek, para kazanmak demek. Doğal bu bir katlanan eğriyle artıyor. Geçtiğimiz 2 yılda harcadığımız ihracat eforu önümüzdeki 2 yılda hepimizi, bizi farklı yerlere taşıyacak. Bunu daima bir arada göreceğiz.”
Özyılmaz, Kovid-19 periyodunda başta maske olmak üzere “yerel üretimin” kıymetli olduğunun görüldüğünü hatırlatarak, “O periyotta herkes ayakları üzerinde durmak zorunluluğunu hissetti. Bu endişe Rusya-Ukrayna savaşı sonrası artıyor. Münasebetiyle irili ufaklı devletler maliyetine bakmaksızın savunma teknolojilerine sahip olmak istiyorlar. Bu da bizlere yalnızca eser değil, tıpkı vakitte teknolojiyi satma potansiyeliyle geri dönüyor. Biz bu projeleri takip ediyoruz. Devletimiz esasen yanımızda. Daima birlikte ilerliyoruz.” görüşünü kaydetti.
