Polonyalı popülist milliyetçiler, daha önceki propaganda aracı olarak kabul edilen ulusal kanala ilişkin duyurulan reformları protesto etmek için Salı günü Çarşamba gününe kadar gece boyunca kamu televizyon binalarını işgal etti.
Sekiz yıldır iktidarda olan popülist, milliyetçi Hukuk ve Adalet (PiS) partisi Ekim ayında yapılan parlamento seçimlerinin ardından iktidarı kaybetti.
AB yanlısı Başbakan Donald Tusk liderliğindeki bir toplanan artık dizginleri eline aldı ve belirli aralıklarla onları yeniden sağlamak için devlet televizyonu ve radyosunda reform yapma taahhüdünde bulundu.
Salı günü, yeni iktidarın “kamu medyasının bilgilerinin ve güvenilirliğinin” yeniden kullanıma sunulması sırasında çağrıda bulunan bir kararı kabul etti. Oylama, “medya çoğulculuğu” olarak adlandırdıkları şeyi savunmak için televizyon binasında oturma eylemiyle karşılık veren PiS milletvekilleri tarafından büyük ölçüde boykot edildi.
İşgal, Polonya Kültür Bakanlığı’nın çarşamba günü devletin medyasının yönetim ekibini kovduğunu duyurmasıyla gerçekleşti.
PiS’ten Jaroslaw Kaczynski öfkeyle yanıt verdi: “Medya çoğulculuğu veya güçlü hükümetin medya olmadan demokrasi olmaz ve Polonya’da bu kamusal medyadır.”
Kaczynski, sosyal medyada kanal çalışanlarıyla poz verildiğinde görülen eski Başbakan Mateusz Morawiecki ile birlikte kamu televizyon binasındaki protestoculara katıldı.
Çarşamba sabahı Morawiecki, X (eski adıyla) Twitter hesabında şunları yazdı: “Kültür Bakanı’nın TVP, Polonya Radyosu ve PAP ile ilgili yasa dışı kurallar, hukuk kuralları ilkesini kendiliğinden saptıran komutların bunu nasıl çalıştıracağını gösteriyor. Ve sadece bir hafta kuralı sürüyorlar… Pes olmayacak. Polonya’da diktatörlüğün kurulmasına izin vermeyeceğiz.”
Yeni hükümet korkusu yok gibi görünüyor. PiS Milletvekili Marek Suski Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Polonya’da kanuni bir düzenin var olduğunu ve medyanın özgür kalmasını sağlamak istiyoruz.” dedi.
Eski PiS hükümeti, Avrupa yanlısı muhalefet, AB ve yerel ve uluslararası sivil toplum kuruluşları tarafından sürekli olarak medya özgürlüğünü kısıtlamarken devlet medyasına önemli miktarda fon ayırmala suçlanıyordu.
Sınırda Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, 2020 raporunda şunu vurguladı: “Partizan söylemi ve nefrete teşvik, hükümet propagandasının sözcüsü haline dönüşen (Polonya) kamu medyasında normaldir.