Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki protestolar, feci liman patlamasının üzerinden üç yıl geçti

Cuma günü Lübnan, tarihin en büyük nükleer olmayan patlamalarından biri Beyrut’u sallayan üç yıl oldu. Ancak siyasi ve yasal baskılar soruşturmasını gözaltına almak için kimseden hesap sorulmadı.
Patlama en az 218 kişiyi öldürdü ve 6.500’den fazla kişiyi yaraladı, Beyrut’un büyük bir bölümünü harap etti ve milyarlarca avroluk hasara neden oldu.
Yetkililer, felaketin, yıllarca gelişmegüzel bir şekilde büyük miktarda endüstriyel kimyasal amonyum nitrat deposunun depolandığı bir depoda çıkan yangın tarafından tetiklendiğini söyledi.
Öldürülenlerin ailelerini temsil eden ana aktivist grup, Cuma görüşmelerinden sonra limanda bir araya gelme bir protesto konferansında bulundu.
Kardeşi patlamada hayatını kaybeden Rima al-Zahed, “Bugün davamızı siyasilaştıran ve yargıya müdahale eden Lübnan hükümetine karşı bir anma, yas ve protesto günüdür.” dedi.
Yargı prangalanmış, adalete ulaşılamıyor ve gerçekler perdeleniyor” dedi.

Patlama, Dünya Bankası’nın yakın tarihinin en kötülerinden biri olarak nitelendirdiği ve büyük ölçüde yolsuzluk ve kötü yönetimle suçlanan seçkin bir yöneticinin suçlandığı bir ekonomik maliyetin sonunda meydana geldi.
İlk günlerinden beri, patlamayla ilgili bir soruşturma bir dizi siyasi ve meşru zorlukla karşı karşıya kaldı.
Aralık 2020’de baş müfettiş Fadi Sawan, eski başbakan Hassan Diab ve üç eski bakanı ihmalle suçladı.
Ancak siyasi baskıları kaldırmak, Sawan davadan çıkarmak.
Patlamanın yıl dönümü, sorumlular hakkında uluslararası soruşturmanın açılış çağrılarını da beraberinde dile getirdi.
Lübnanlı ve uluslararası kuruluşlar, hayatta kalanlar ve kurbanların aileleri, Birleşmiş Milletler Haklar Konseyi’ne böyle bir çağrıda bulunarak, “patlamanın üçüncü yıldönümünde, felaketin adaletine ve hesap verebilir konumuna yaklaşamadık” dedi.