İnsan Hakları İzleme Örgütü (HWR) Çarşamba gününden itibaren sona erecek, depremin ardından Suriye’nin muhaliflerinin kontrolünde kuzeybatısına verilen “yavaş insani müdahalenin”, BM’nin kullanımının Türkiye kullanımının varlığının barındırdığının “yetersizliğini” vurguladığını ve gecikmelerin “ölümcül” sözlerine ekledi.
HRW’nin Ortadoğu direktör yardımcısı Adam Coogle, Suriye yönetiminin sadece üç aylığına kuzeybatı Suriye’ye iki sınır kapısını daha açma yetkisi vermesinin “çok az, çok geç” olduğunu söyledi.
“Suriye yönetiminin, kuşatma devletinin kuzeybatıdaki Suriyelilerin acil yardım görevlileri için Güvenlik Konseyi tarafından yetkilendirilen sınır ötesi mekanizmanın başarısızlığı ile birlikte, Suriye hükümetinin yardımını engelleme sicili, alternatif yardımın gerekli olduğunu gösteriyor.”
Sonraki günlerden, BM Genel Sekreteri António Guterres ve BM insani yardım sorumlusu Martin Griffiths, ihtiyacı olan insanlara Deprem daha fazla sınır ötesi erişim çalışmasında bulundu.
Griffiths, ilk depremden altı gün sonra, 12 Şubat’ta BM’nin kuzeybatı Suriye ülkelerini “yüzüstünü eskidiğini” kabul etti.
Salı günü, bir BM konvoyu, kale birkaç yıl erişimsiz kaldıktan sonra tekrar kullanabildiği Türkiye gezisindeki Bab al-Salam sınır kapısından kuzeybatı Suriye’nin muhalefetteki kontrol bölgelerine girdi.
Depremlerden en çok etkilenen kuzey Suriye vilayetleri İdlib ve Halep’teki muhalefet bölgeleri, ilk BM insani yardımını felaketten dört gün sonraya kadar almadı ve bu da örgüte yönelik eleştirilere yol açtı.
Daha öncelerden bile Suriyeliler, yakıt krizi, kolera salgını ve artan gıdasızlığı ile mücadele ederek 2011’de iç depremden korunmadan bu yana en kötü ekonomik ve insanı krizlerden kaynaklananlara karşı karşıyaydı.
Kuzeybatı Suriye’nin yaklaşık dört milyonluk kısmı çoğu, doğal afetten önce insani boyutta bağımlıydı.
HRW, “Bu gidişi siviller fiilen kapana kısılmış durumda, yeniden yerleştirilecek konumdan yoksun, Türkiye’ye geçemiyor ve yönetimindeki kontrolde taşımaya çalışıyorlarsa zulümden bakmaktan bakıyorlar.” dedi.