Pazartesi sabahı Alman sınır polisi tüm kara sınırlarında pasaport kontrollerine başlamaya hazırdı.
Özellikle Almanya’nın kuzey ve geçiş noktalarında kuyrukların gösterilmesi bekleniyordu ve nakliye hizmetleri ile sınıra giden yolcular, hiç bekleme süresi olmayan uzun bekleme sürelerine hazırlanıyorlardı.
Ancak çoğu kişi hala şaşkın: Almanya, AB’nin temel direklerinden biri olan serbest dolaşımla geçen bunca harf sonra neden 2024’te sınır kontrollerini yeniden uygulamaya koyuyor?
Göç uzmanı “Alman hükümetinin bir şeyler yapmak istediğini ve yaklaşan seçimler ve geçmiş seçimler göz önüne alındığını gösteriyor, bu elbette çok önemli bir siyasi sinyal ve sınırlılarımızın kontrolünün geri gücünün sinyallerini veriyor.” Alman Dış İlişkiler Konseyi Svenja Niederfranke Euronews’e konuştu.
Geçtiğimiz birkaç ayda Almanya’da göçmenler tarafından yapılan bir dizi çöküşü bıçaklı saldırı, kamuoyunda tepkiye yol açmış ve bunun sonucunda göçmenlerin aşırı sağ ve aşırı sol partilerin son iki Doğu Almanya eyalet seçimlerinde büyük izinlerin elde edilmesine katkı içerdiği düşünülüyor.
Brandenburg’un üçüncü eyaleti bir haftadan kısa bir süre içinde sandık başına giderken, son anketler güvenliğin seçme programının en üst sıralarında yer gidişi gösteriliyor. Almanya federal seçimlerinin gelecek yıl yapılması planlanıyor.
Geçen hafta İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Avusturya, Polonya, İsviçre ve Çek sınırlarıda sınırları uygulanmakta olan pasaport kontrollerinin Almanya’nın batı ve kuzeydeki sınırlarına, Fransa, Danimarka, Lüksemburg ve Çek Cumhuriyeti ile kara geçişlerinde de genişletilmesi talimatını verdi. Hollanda ve Belçika.
Bu kontrolün etkili olma ihtimali var mı?
Niederfranke, “Araştırmalar, bu sınır kontrollerinde genellikle büyük balıkların değil, daha küçük balıkların yakalandığını gösterdi. Ve kaçakçı da yakalanmayacak çünkü belli ki sınır kontrollerinin nerede olduğunu biliyorlar ve farklı balıklar bulunabilirler. bunu yapma yolları” diye ekledi Niederfranke.
Ancak daha önce Diversity’den Solingen Şenlik’e düzenlenen bıçaklı saldırıda üç kişinin ölmesi ve sekiz kişinin de yaralanması nedeniyle, Suriye’den şüphelinin geçtiği yıl Bulgaristan’a dönmesi planlanmıştı. Yine de polis onu sınır dışı kaldığında onu sığınma evinde bulamadı.
Niederfranke, özellikle Schengen bölgelerinde AB’nin dış sınırları içinde hareket özgürlüğüne sahip olması nedeniyle bu kontrollerin pek çok olumsuz etki olduğu konusunda uyardı.
Nakliye hizmetleri de dahil olmak üzere taşımacılık işletmeleri ve aynı ülkelerde yaşayan ve sınır üzerinden gidip gelen insanlar, sınırdaki uzun kuyruklardan muhtemelen en çok etkilenecek olanlar olacak.
“İnsanlar iş için ileri geri gitmek zorunda kalıyor ya da hareket etmek zorunda kalıyor. Tabii ki her gün sınırda kontrol altında sıkışıp kalmak son derece sinir bozucu.”
Ayrıca kanuni akademisyenlerin, sığınmacıları Almanya sınırından geri göndermenin olup olmadığı ve bunun AB kurallarına göre mümkün kanuni olup olmadığını inceleyip incelemediklerini söylüyorlar.
Niederfranke, Almanya sınırında görevlendirilecek maliyetin ve miktarın önemli ölçüde arttığını söyledi.
Polisteki kişisel yoksunluğa rağmen değiştirilecek olan federal polis memurlarına işaret etti. Bir polis sendikası bu görev için 5.000 görev daha fazla talep etti.
“Elbette bu polis memurlarını konuşlandıracak altyapıyı kurmanın maliyeti çok yüksek.”
Tıslamanın siyasi bir bedeli mi olacak?
Polonya, Yunanistan ve Avusturya, AB’nin Alman belgelerinde istikrarsızlaştırabilecek bu kontrolleri uygulamanın eline geçmesi eleştirildi.
Niederfranke, Avusturya’nın bu artan kontrollere karşı gücüne rağmen iki ülke arasında yıllar boyunca sınır kontrolleri yapıldığını söyledi. Viyana’nın kınamasının bir kısmı Avusturya’da Eylül ayındaki seçimlerin yapılmasıyla ilgili olabilir.
Öte yandan Macaristan lideri Viktor Orban, bu kontrollerin genişletilmesinin desteklenmesiyle destek verdi ve “(Almanya Şansölyesi Olaf) Scholz’un artık kendi politikasını kabul ettiğini kabul ettiğini” söyledi, ki ben Alman’ın bunu mutlaka istediğinie inanmıyorum. “
Bu arada Niederfranke, AB temsilcilerinin kontrollerinden pek memnun olduklarını da sözlerine ekledi.
“Avrupa iltica sisteminin ıslahatı olan yeni pakt müzakereleri geldiğinde, Almanya’da daha ilerici bir sese güncel ve biraz şimdi geri dönüyor” dedi.
“Dolayısıyla bu, Alman filminin izlenmesinin net bir yolu değil ve bu da birçok Avrupa ortağı hayal kırıklığına uğratıyor.”
AB bu kontrolleri Almanya’yı mahkemeye verip engelleyip mi?
Niederfranke, “Komisyon, bir üyenin geçici sınır kontrollerinin uygulanmasından her zaman memnun olmaz çünkü bu, Avrupa Birliği fikrine ve Schengen Bölgesi fikrine aykırıdır.” dedi.
Sınırlı kontrolleri göçten tercihli terörizme karşı “son bakım” olarak uygulamaya konuldu, dolayısıyla AB’nin bunu yasa dışı ortamda Almanya’yı mahkemeye vermesi mümkün oldu.
“Bir üye hesabı ne zaman geçici sınır kontrolleri uygulayabileceği konusunda çok özel kurallar var” dedi. “Ve artık sınır kontrollerinin sunulmasını tartışmak daha kolay. Ayrıca bu kontrollerin daha uzun süre devam ettirilmesi de mümkün.”
“Fakat siz yine de bir üye devlet olarak kamu düzenine veya güvenliğe yönelik ciddi bir tehdit olduğunu iddia etmeniz gerekiyor. Dolayısıyla bu sınır kontrollerini uygulamaya koymanız gereken temel bu.”
Niederfranke’ye göre Komisyon’un, üye devletlerin iç sınır kontrollerini uygulamaya koyduğu önceki örnekleri Almanya’yı mahkemeye bakarak pek göstermesi mümkün değil.
“Dolayı ile komisyonun bunun hukuka aykırı olmadığı inansa bile, Almanya’yı gerçekten mahkemeye verebileceklerini görmek gerekiyor. AB düzeyindeki son parlamento seçimlerinde de hafifçe dönen bir komisyonun göz önüne alınması, bunun hukuka aykırı olmadığını gösteren durumlar. Büyük ihtimalle bu adımları atacaklar.”
AB, Almanya’yı mahkemeye uygularsa karar verirse bunu birkaç ay içinde açıklamalarını bekleyebilirler.
Ancak sığınma başvurularının sayısı geçen yıla göre yüzde 20 azalırken, Almanya’nın son bakımı olarak kontrole başvurması yöntemi savunmak zor olabilir.
İltica süreci nasıl işliyor?
Medyada en yaygın yanılgılardan biri, sığınma prosedürünün Dublin kurallarının nasıl uygulandığına göre.
Niederfranke, sığınmacıların bir AB’de kalabilmeleri veya Birleşik Krallık gibi başka bir yerde, sığınma talebinde bulunmadan önce birden fazla AB’de kalabileceklerini açıkladı.
Daha sonra kendilerine ait olan kişinin refakatsiz bir çocuk olup olmadığı, başka bir üye ülkelerde yakın ailelerin bulunup bulunmadığı veya eşinin başka bir üye ülkelerde sığınma işleminde bulunup mevcut olduğu gibi bir dizi sorulur. Eğer bulunursa, o üye devlet de eşten sorumlu olacaktır. Ve eğer geçmişte başka bir üye devlet tarafından vize verilmişse, bu durumda o üye devleti sorumlu olacaktır.
Bu cevapların mevcut olup olmadığı, kişinin parmak iziyle ilk kez hangi ülkeye kaydolduğu, iddiasından sorumlu olan ülke olacaktır.
Niederfranke, “Bazen insanlar İtalya’da ya da Yunanistan’da kayıtlı değiller ve daha sonra örnek Avusturya’ya ulaşıyorlar, burada başka eyaletlerde aile üyeleri yok ve daha önce hiçbir üye ülkede vize almamışlar.” diye ekledi.
“Dolayısıyla Dublin sistemi biraz daha karmaşık, ancak yine de Avrupa Birliği’ndeki sığınma evinden çoğundan dış sınırlarda bulunan ülkelerin sorumlu olduğu bir gerçek” dedi.
Bu yıl AB’deki sığınma sistemi yeniden düzenlendi; bu artık daha az sığınmacı kabul eden üye devletlerin “farklı bir şekilde katkı bulunmaları gerekli anlamına geliyor. Ve nasıl katkı sağlanacaklarına kendileri karar verebilir, kabul edebilir, yeniden yer verebilirler, başka yerde yer alabilirler.” örneğin İtalya’dan insanlardan”.
İslahat, konumu ne olursa olsun tüm ülkelerin adil ödemelerini omuzlamalarını sağlamayı amaçlayan, her şeyi kapsayan bir inceleme olan Yeni Göç ve İltica Paktı’dır.
Temel amaç hükümetlere sığınmacılar için üç seçenek sunmaktır: belirli bir sayının yerini değiştirmek, kişi için reddettikleri 20.000 Euro’luk ödeme veya desteği finanse etmek.
